Gece
alt ıslatma sorunu kız çocuklarında 5 erkek çocuklarında 6
yaşına kadar normal kabul ediliyor. Altını ıslatma hastalığı,
hem aileleri hem de çocukları olumsuz yönde etkiliyor. Gece yatak
ıslatma bu yaşlardan sonra devam ederse mutlaka bir doktora
başvurulmalı.
Ege
Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve
Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet
Keskinoğlu, genellikle hasta çocukların ailelerinde de benzer
yaşlarda aynı sorunun yaşandığını belirtti. Doç. Dr.
Keskinoğlu, “Hastalığın arkasında birçok neden yatabilir. En
önemli neden ailesel ve psikojenik nedenler. Bazı çocuklar ailenin
çerez alışkanlıkları, aşırı tuzlu yemekleri, gereksiz yere su
içme alışkanlığı, uykunun ağır olması nedeni ile yataklarını
ılatabilir. Bunun dışında bir takım organik nedenler var. En
önemli organik nedenlerden biri şeker hastalığıdır. Bunların
dışında ise nörolojik bozukluklar, uyku hipoksisi (çocuğun gece
horlamasıyla giden bir durum), uyku bozuklukları, idrar yolu
enfeksiyonu gibi nedenlerle çocuklar gece altını ıslatabilir”
diye konuştu.
Hastalığın
psikolojik etkilerinden de bahseden Doç. Dr. Keskinoğlu, “Özellikle
daha önce idrar kaçırması olmayan çocuklarda aile içi şiddetin
baş göstermesi, okul sorunlarının ortaya çıkması, çocukların
okuldaki arkadaşlarıyla ilişkilerinin bozuk olması, öğretmenin
çocuğa karşı hırpalayıcı davranması ve anne-baba boşanmaları
hastalığı tetikleyebiliyor” diye konuştu.
“Tedavi
için önce nedeni araştırılmalı”
Hastalığın
tedavisi için önce nedeninin araştırılması gerektiğini
vurgulayan Doç. Dr. Keskinoğlu, “Araştırma tamamlandıktan
sonra olguların çok büyük bir bölümünde organik ve nörolojik
bir neden saptanmıyor. Böyle olunca tedavi aşaması
genellikle ilaç ile değil verilecek eğitimle yapılıyor. Tedavi
sürecinde öncelikle akşam sıvı alımı azaltılmalı. Böylece
mesanede fazla sıvı olmaz ve çocuk, gece problem olmadan rahatça
uykusuna devam edebilir. Diğer bir yöntem ise sorunun devam etmesi
halinde ‘alarm’ yöntemi. Çocuk uyuduktan sonra basit bir alarm
ile uykusundan belli bir saat sonra uyandırıp çocuğun tuvalete
gitmesi sağlanmalı. Bu süre genellikle çocuk uyuduktan sonraki 1
saattir. Bu yöntem, çocuğun alarmla birlikte kendisine şartlı
refleks oluşturmasıdır. Bunların dışında, ilaç tedavisi
uygulanabilir ve çocuğa antidiüretik
hormon verilebilir” dedi.
“Aile
sürece dahil olmalı”
Hastalık
sürecinde aileye de önemli görevler düştüğünü söyleyen Doç.
Dr. Keskinoğlu, “Burada en önemli nokta ailenin bu sürece
katılmasıdır. Anne ve babanın da konu ile ilgili olması gerekir.
Özellikle çocuğun yatış-kalkış saati, lüzumsuz ve gazlı
içecekler gibi sıvıların verilmemesi, aşırı gereksiz sıvıların
tüketmesini önlemede ailenin katkısı önemlidir. İkincisi ise,
çocuğun yataktan kaldırılması aşamasında muhakkak hastanın
annesinin ya da babasının çocuğu uyandırarak, mümkün olduğu
kadar yürüterek çocuğu tuvalete götürmesidir. Çocuğun bunun
bilincinde olmasını ve tedaviye katılmasını sağlamak son derece
önemlidir. Çocuk, altını ıslattığı zaman çarşafının ve
elbiselerinin değiştirilmesi sürecinde aktif görev almalıdır.
Böylelikle tedavide rahatlıkla aşama kaydedilmiş olur” dedi.
Altını
ıslatma hastalığının sadece geceye mahsus olmadığını
belirten Doç. Dr. Keskinoğlu, “Gündüz altını ıslatma, gerçek
anlamda tam bir işeme değil, idrar damlatma veya kaçırmadır. Bu
idrar kaçırma problemi kız çocuklarında erkek çocuklarına
oranla daha fazla görülür. Gündüz
idrar kaçırmanın sebebi idrar torbası kaslarının düzensiz
çalışmasına bağlıdır. Genellikle çocuklarda oyuna dalma veya
herhangi bir şeye çok fazla konsantre olma sonrası tuvalet
ihtiyacını önemsememesiyle idrar kaçırma gerçekleşebilir. Bu
sorun oldukça sık gözlenir. Diğer bir önemli sebep ise
mesanedeki işlev bozukluklarıdır. Bu durumda mesane az miktarda
idrar ile dolunca kasılmaya başlar ve alt spikerin açılmaması
ile birlikte birkaç damla idrar damlatarak sancıya sebep olur. Bu
tip durumda ise mesane kapasitesi ve mesanenin davranış biçimi
ölçülür. Sonuç olarak ya mesane kapasitesi küçüktür ya da
işlevsel anlamda küçüktür ve hiperrefeksiftir. Tedavisi ise ya
ilaç ve ya ameliyat ile mümkündür” diye konuştu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder